15 Mart Cuma hutbesi muhakkak oldu. Müslümanlar için özel bir yeri olan cuma günleri yayınlanan Diyanet hutbesi konusu açıklandı. Cuma namazı ibadetlerini yerine getirecek olan Müslümanlar 15 Mart Cuma hutbesi metni inceledi. 15 Mart Diyanet hutbe konusu, “Oruç, Vücudumuza Sıhhat, Gönlümüze Sekinet Verir” olarak belirlendi. 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin 109. yıl dönümünün de anıldığı 15 Mart Cuma hutbesi tam metin burada. İşte 15 Mart 2024 Cuma hutbesi PDF metni ve konusu..
Muhterem Müslümanlar!
Okuduğum ayet-i kerimede Aziz Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Oruç, sizden evvelkilere farz kılındığı üzere size de farz kılındı. Umulur ki Allah’a karşı gelmekten sakınırsınız.” Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Kim gönülden inanarak ve karşılığını yalnızca Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.”
Aziz Müminler!
Oruç, İslam’ın beş temelinden biridir. Oruç, imsak vaktinden iftar vaktine kadar Allah isteği için yeme-içmeden, şehevi isteklerden ve her türlü berbatlıktan uzak durmaktır. Akıllı, buluğ çağına ermiş, hastalık ve seyahat üzere dinen geçerli bir mazereti olmayan her Müslümanın Ramazan orucu tutması farzdır.
Kıymetli Müslümanlar!
Oruç, yalnızca midemizi aç ve susuz bırakmak değildir. Oruç, aklımıza, ruhumuza ve bütün organlarımıza tutturulduğu vakit, gerçek manasına kavuşur. İşte o vakit oruç, vücudumuza sıhhat, gönlümüze sekinet verir. Aklın orucu, Rabbimizin kudretini ve rahmetini tefekkür etmektir. İnsanı değersizleştiren her türlü makûs fikirden uzak durmaktır. Dünyevî korkuların, hırs ve ihtirasların esiri olmamaktır. Kalbin orucu, Allah ve Resûlü’nün sevgisinin önüne hiçbir sevgiyi geçirmemektir. Kalbi karartan kin, nefret ve haset üzere tüm makûs hislerden arınmaktır.
Değerli Müminler!
Dilin orucu, palavradan, gıybetten, iftiradan, makus ve kırıcı kelamlardan uzak durmaktır. Hiç kimsenin şahsiyetine, onur ve haysiyetine lisan uzatmamaktır. Kulağın orucu, berbat ve nahoş kelamları dinlememektir. Duyduğu her şeyi araştırmadan hakikat kabul etmemektir. Allah Resûlü (s.a.s), bu konularda bizleri şöyle uyarmaktadır: “Yalanı ve işine palavra karıştırmayı terk etmediği sürece oruçlu kimsenin yemesini ve içmesini terk etmesine Allah’ın muhtaçlığı yoktur.”
Aziz Müslümanlar!
Elin orucu, harama el uzatmamaktır. Helal olmayan ve hak edilmeyen hiçbir şeyi almamaktır. Ölçüde ve tartıda hile yapmamaktır. Elimizi şiddetin değil, şefkatin, yardımlaşma ve paylaşmanın aracı kılmaktır. Ayağın orucu, Allah ve Resûlü’nün gösterdiği istikamet üzere yürümektir. Adımlarımızı her daim hayır ve düzgünlük yolunda atmaktır.
Muhterem Müslümanlar!
Oruç, iftar ve sahur sofralarımızı gereksinim sahiplerine, kimsesizlere, yetim ve öksüzlere açmaktır. Dünyanın pek çok yerinde açlık ve susuzluğa mahkûm edilen insanları unutmamaktır. Gazze ve Doğu Türkistan başta olmak üzere zulüm altında inleyen kardeşlerimizin acısını yüreğimizde hissetmektir. Elimizle, lisanımızla ve bütün imkânlarımızla mazlumlara takviye olmaya devam etmektir. Tek bir kuruşumuzla dahi olsa zalimlere ve destekçilerine katkıda bulunmamaktır.
Değerli Müminler!
Önümüzdeki Pazartesi günü Çanakkale Zaferi’nin 109. yıl dönümünü idrak edeceğiz. Çanakkale; ulu ecdadımızın yedi düvele karşı istiklal ve istikbal uğraşı verdiği yerdir. Kahraman milletimiz, bütün zorluklara karşın Çanakkale’de hayâsızca akınlara “dur!” demiştir. Bugün bize düşen, Çanakkale ruhunu âlâ anlamak ve gelecek jenerasyonlara aktarmaktır. Şehitlerimizin canları değerine bize emanet bıraktıkları şanlı bedelleri yaşamak ve yaşatmaktır. Bu vesileyle geçmişten günümüze vatan ve mukaddesat uğruna canlarını feda eden aziz şehitlerimizi ve bu uğurda çaba veren kahraman gazilerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyorum. Büyük Rabbimiz, hak, hakikat ve istikametin temsilcisi olan devletimizi payidar; gariplerin, saf ve mazlumların umudu olan milletimizi bahtiyar eylesin.