Atom bombası bilindiği üzere birinci defa II. Dünya Savaşı’nın son günlerinde kullanılmıştır. ABD tarafından kullanılan atom bombası, 6 Ağustos 1945 tarihinde, Little Uzunluk kod isimli uranyum tipi silahla Japonya’nın Hiroşima kentine atılmıştır. Üç gün sonra ise Fat Man kod isimli plütonyum tipi silah ile yeniden Japonya’nın bir kenti olan Nagasaki bombalanmıştır.
Atom bombasının birinci kullanımlarında çok sayıda sivil hayatını kaybetmiştir. Bu olaylarda yaklaşık olarak yüz otuz iki bin kişinin de hayatını kaybettiği bilinmektedir. Uranyum ve plütonyum olmak üzere iki temel nükleer silah olarak kullanılan bu yok edici bomba, o tarihten sonra daha fazla kullanılmaya başlanmıştır. Atom bombasına dair merak ettiğiniz birçok şeyi bulabileceğiniz ve herkes tarafından heyecanla izlenen o sinemaları sizler için bir ortaya getirdik. İşte bir an bile gözünüzü ekrandan ayıramayacağınız o başarılı yapımlar!
OPPENHEIMER
Oppenheimer, son devirlerin en çok izlenen üretimleri ortasında yer alıyor. Sinemanın isminden da anlaşılacağı üzere atom bombasının babası olarak kabul edilen J. Robert Oppenheimer’in hayatı izleyiciye aktarılıyor. Manhattan Projesini ele alan bu sinema, izleyiciden tam not almayı başarmıştır.
DR. STRANGELOVE
1964 üretimi olan ve Stanley Kubrick’in ‘kara komedisi’ olarak bahsedilen Dr. Strangelove, Soğuk Savaş periyodunun istikrarsızlığını ve nükleer silahlanma yarışışının absürtlüğünü hiciv yaklaşımı ile ele almaktadır. Sinema, Amerikan Hava Kuvvetleri’ndeki General Jack D. Ripper’ın delice bir kararla global bir krize yol açması ile başlamaktadır. Ripper, Sovyetler Birliği’nin Amerika’ya sızabileceğine dair saplantılı bir inanca sahiptir ve nükleer savaşın dehşetli zincirleme reaksiyonunu tetikleyecek formda Amerikan bombardıman uçaklarını Sovyet gayesine yönlendirir. Böylece dünyanın nükleer bir felaketin eşiğine gelmesi de kaçınılmaz olur.
FAIL – SAFE
Fail – Safe, 1964 yılında birinci sefer izleyici ile buluşmuştur. Sinema olay döngüsü açısından Dr. Strangelove ile benzerlikler göstermektedir. Başrolde yer alan Amerikan Başkanı Henry Fonda, bir Amerikan nükleer bombardıman uçağının kazara Sovyetler Birliği’ne hücum başlatması sonucunda III. Dünya Savaşı’nın eşinde önemli bir kararla karşı karşıya kalır. Lider, Soğuk Savaş düşmanları ortasındaki dengeyi tekrar kurmak için acil bir adım atması gereken güçlü bir durum ile karşı karşıya kalır.
FAT MAN AND LITTLE BOY
1989 imali olan bu filmin yönetmeni Roland Joffe’dur. Drama kategorisinde yer alan Fat Man and Little Uzunluk, bilim insanlarının atom bombasını daha evvel geliştirmek için vakte karşı yarıştığı Los Alamos’taki sahne ardı dramı ekranlara getirmektedir. Oppenheimer’e bu sinemada Dwight Schultz hayat verirken, General Groves karakterine ise Paul Newman hayat veriyor.
INFINITY
1996 imali olan bu sinemanın direktör koltuğunda Matthew Broderick yer alıyor. Sinema genel olarak Manhattan Projesi’nin fizikçisi olan Richard Feynman’ın hayatına odaklanmaktadır. Feynman, Los Alamos grubunun Trinity patlamasına muhafazasız gözlerle ile şahit olan tek üyesi olarak bilinmektedir. Sinemada bu karaktere hayat veren kişi ise Jack Quaid oluyor.
THE ATOMIC CAFE
1982 yılında yayınlanan ve belgesel üslubunda olan The Atomic Cafe; Kevin Rafferty, Jayne Loader ve Pierce Rafferty tarafından ortak olarak yönetilmiştir. ABD’nin nükleer çağa girişini hiciv üslubu ile anlatmak için haber sineması, hükümet eğitim sinemaları ve reklamlar da dahil olmak üzere çeşitli arşiv kaynaklarının bir ortaya getirildiği bu imal, 2016 yılında Ulusal Sinema Kayıt Defteri’ne seçilmiştir.
THE DAY AFTER TRINITY
1980 yılında izleyici karşına çıkan bu üretim, Manhattan Projesi’nin tarihini ve J. Robert Oppenheimer’ın ömrünü anlatırken tıpkı vakitte devrinde hayatta kalan Los Alamos fizikçileri ile yapılan röportajları ve Oppenheimer ile Groves’un arşiv imajlarını de ekranlara getiriyor.
BAREFOOT GEN
1983 yılında izleyici ile buluşan bu üretim, Hiroşima’dan sağ kurtulan Keiji Nakazawa’nın yıkımdan evvel, yıkım sırasında ve yıkımdan sonra yaşadıklarını husus alıyor.
