İlaçta KDV Oranı 2024

2023 yılında gerçekleşen ve ilaçlar üzerindeki Katma Değer Vergisi (KDV) oranını yüzde 10'a çıkaran yasal düzenleme, bir yıl sonra hala tartışmaların odağında. Türkiye Eczacı İşverenler Sendikası (TEİS) Başkanı Ecz. Nurten Saydan tarafından yapılan açıklamalarda, ilaçların vergi geliri olarak değerlendirilmemesi gerektiği ve KDV'nin sembolik bir değere düşürülmesi gerektiği vurgulanmıştı. Peki, geçen bir yıl içerisinde bu konuda hangi gelişmeler yaşandı? Mevcut Durum KDV artışından bu yana ilaç fiyatlarında önemli bir artış gözlenirken, bu durum hem vatandaşların cebini hem de devletin sağlık harcamalarını doğrudan etkiledi. İlacın en büyük alıcısı olan devlet, artan fiyatlar karşısında geri ödeme yükünü taşımakta zorlanıyor. Vatandaşlar ise ilaçlar için ödemek zorunda kaldıkları katkı payları ve fark ücretlerindeki artışla mücadele ediyor. Yurtdışı Örnekleri ve Öneriler Gelişmiş ülkelerde, yaşamsal öneme sahip ilaçlar gibi ürünlerde vergi oranları genellikle çok düşük tutuluyor veya sıfırlanıyor. Örneğin, Birleşik Krallık ve Kanada'da reçeteli ilaçlar için KDV uygulanmıyor. Bu politika, ilaçlara erişimi kolaylaştırıyor ve sağlık hizmetlerinin genel maliyetini düşürüyor. Türkiye'de de benzer bir uygulamanın benimsenmesi, sağlık hizmetlerine erişimi artırabilir ve vatandaşların ilaç için yüksek maliyetlerle karşılaşmasını önleyebilir. Ecz. Saydan'ın önerdiği gibi, temel gıda ürünlerinde uygulanan %1 KDV oranının, ilaçlar için de uygulanması yönündeki çağrısı, bu yönde atılabilecek önemli bir adım olabilir. İleriye Dönük Adımlar 2024 yılında ilaçta KDV oranı ile ilgili yapılabilecek düzenlemeler, özellikle ekonomik kriz dönemlerinde vatandaşların sağlık hizmetlerine erişimini kolaylaştırma potansiyeline sahip. Hükümetin ve ilgili kurumların bu konuda yapıcı adımlar atması, hem ekonomik yükleri hafifletebilir hem de toplum sağlığını olumlu yönde destekleyebilir. Sonuç olarak, ilaçta KDV oranının düşürülmesi veya sembolik bir değere indirilmesi, geniş çapta olumlu etkiler yaratabilir. Bu konuda atılacak adımlar, özellikle pandemi sonrası dönemde toplum sağlığının desteklenmesi açısından büyük önem taşıyor. Bu tür bir reform, Türkiye'nin sağlık politikaları arasında öncelikli konular arasında yer almalıdır